Diş lezyonu, dişleri çevreleyen yapı ve parçalardaki değişikliklere verilen isimdir. Ağızda ortaya çıkan lezyonların başlıca nedenleri arasında çürük oluşumu, travma ve iltihaplanmalar yer alır. Bir çeşit kist olarak tanımlanan bu lezyonlar, müdahale edilmemesi durumunda farklı ağız ve diş rahatsızlıklarını da beraberinde getirir.
Doku hasarına bağlı gelişme gösterebilen diş lezyonu, kronik ve akut olmak üzere iki farklı türde ortaya çıkabilir. Kronik lezyonlarda herhangi bir belirti görülmeden uzun süreli bozukluk ortaya çıkarken akutlarda çeşitli ağrılar görülür. Bununla beraber uzman klinik kontrolleri sayesinde her iki türden diş lezyonu da tespit edilmeye müsaittir.
Diş Lezyonu Neden Oluşur?
İnsan doğası gereği her dişin kalınlık ve uzunluk ölçüleri değişkenlik gösterir. Dolayısıyla besinleri çiğnerken her dişin uyguladığı güç ve baskı eş düzeyde değildir. Aynı zamanda uyurken dişlerin sıkılarak gıcırdatılması ve aşırı çiğneme alışkanlığı gibi durumlar da lezyonun oluşma sebepleri arasındadır. Problemin görülmesindeki bir diğer nedense 20’lik dişlerin çıkışı esnasında damağa ve diğer yapılara uyguladığı baskıdır.
Diş eti lezyonu oluşumuyla beraber ağız sağlığı ve damak yapısında çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Ağrı, uç ısı aralıklarında hassasiyet ve yüksek ateş gibi problemler bu rahatsızlıkların belirtileri arasında yer alır. Bu noktada diş lezyonu oluşum sürecini yakından tanımak ve rutin kontrolleri aksatmamak oldukça önemlidir.
Oldukça can sıkıcı bir yapıya sahip olan diş lezyonu oluşumunda etkili olan problemlerden bir diğeri de düzensiz ve kötü beslenmedir. Glikoz ve nişasta içerikli hazır gıdaların tüketimi, sık atıştırma ve öğün takibinin düzensiz olması sonucunda dişler üzerinde çeşitli problemler oluşur. Diş taşı, çürük ve iltihaplanma gibi bakterilere bağlı olan bu sorunlar, uzun vadede lezyonların oluşumuna neden olur.
Diş Lezyonu Nasıl Oluşur?
Diş yapısına bağlı sağlık problemleriyle karşı karşıya olanların “Diş lezyonu nedir?” sorusunun hemen ardından merak ettiği konulardan biri de nasıl oluştuğudur. Dişlerin kullanımı esnasında aşırı baskı uygulanması veya 20’liklerin çıkışı gibi durumlarda ortaya çıkan basınç, lezyonun oluşumu üzerinde etkilidir.
Diş kökü lezyonu oluşumunda büyük bir etkiye sahip olan nedenlerden biri de çürüklerdir. Dişler, temel olarak 3 ana yapıdan meydana gelir. Mine, dentin ve pulpa olarak adlandırılan bu yapılar, çürüklerin oluşum sürecinde büyük bir zarar görür. Önce mine tabakasında küçük çürük ve lekelenmelerle başlayan oluşum, sırasıyla dentin ve pulpanın diş köküne temas eden kısmına sıçrar. Sıçramanın sonucunda kanalların yapısında çürükler oluşur.
Dişlerde çürüklerin ortaya çıkması ve yayılmasının temel nedeni hijyen ve temizlik konusundaki eksikliklerdir. Dişlerin sağlıklı yapısını koruması ve bakteri problemiyle karşılaşmaması için günde en az 2 kez fırçalanması gerekir. Bununla beraber gargara solüsyonları ve diş ipi yardımıyla süreç desteklenmelidir. Aksi takdirde bakterilere bağlı çürük ve diş eti kanaması gibi rahatsız edici problemlerle karşı karşıya kalınır.
Diş Lezyonu Nasıl Tedavi Edilir?
Ağız sağlığı problemleri yaşayanlar tarafından, “Diş kökü lezyonu nasıl geçer?” sorusu merak edilen başlıklar arasındadır. Diş lezyonu, bir çeşit kist olması ve ağız sağlığı açısından sorun teşkil etmesi nedeniyle klinik tedavi yoluyla iyileşen bir hastalıktır. Dolayısıyla problemin çözümü için steril bir klinikte işlem yapan uzmanlara başvurulması gerekir.
Diş lezyonu belirtileri gösteren hastanın kliniğe başvurmasının ardından ilgili test ve kontroller yapılır. Lezyon oluşumunun doğrulanması ile beraber tedavi sürecinde izlenecek yol belirlenir. Diş lezyonu için uygulanan yöntem ağırlıklı olarak kanal tedavisidir. Bununla beraber problemin diş köklerine kadar inmesi durumunda daha farklı ve etkili yollar uygulanır.
Lezyonun diş köküne kadar indiği riskli durumlarda kanal tedavisiyle beraber apikal rezeksiyon isimli yöntem uygulanır. Halk arasında diş lezyonu ameliyatı olarak da bilinen bu yöntem, kök ucu tedavisi ile ilgili noktaların onarılmasını sağlar. Bu sayede problem her ne kadar ilerlemiş olursa olsun düzeltilmesi mümkün hale gelir.
Tedavi sürecinin ardından lezyonun sebep olduğu ağrı ve hassasiyet büyük ölçüde ortadan kalkar. Bununla beraber iltihaplanma ve çürük oluşumunun yayılması önlenmiş, ağız ve diş sağlığına tekrardan kavuşulmuş olur. Böylece temiz ve keyifli bir yaşam sürülebilir.
Lezyonlu Diş Çekilir mi?
Ağız ve diş sağlığı sorunlarında çekme işlemi genellikle son aşamada tercih edilen bir yöntemdir. Diş lezyonu için de geçerli olan bu durum, kanal tedavisi ve kök ucu yöntemiyle tedavi edilemediğinde uygulanır. Dolayısıyla asıl öncelik dişi kurtarmak ve tekrardan sağlığına kavuşturmaktır.
Diş lezyonu tedavisi esnasında dişin artık kurtarılamaz duruma geldiğine karar verilene kadar çekme işlemi yapılmaz. Bununla beraber diğer yöntemlerin sonuç vermemesi durumunda dişin artık çekilmesi gerekir. Aksi takdirde hastalık yayılarak ağzın diğer kısımlarında da ağrı ve iltihaplanma gibi problemler doğurur.
Diş Lezyonu Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Diş yapısında ortaya çıkan lezyonun tedavi edilmemesi durumunda ağzın geri kalan kısmında da iltihaplanma, ağrı ve uç ısılara karşı hassasiyet gibi durumlar ortaya çıkar. Bununla beraber diş lezyonu belirtileri arasında yer alan çürük, diğer dişlere ve kökler yoluyla kanallara sıçrar. Tüm bunların sonucu olarak içecek ve yiyeceklerin tüketilmesi kişi için imkansız hale gelir.
Tedavi edilmeyen lezyonun yayılmasıyla beraber dişlerin kanal tedavisi ve kök ucu yoluyla kurtarılması da mümkün olmaz. Böyle durumlarda tedavi olanaksızlığına bağlı olarak ilgili dişlerin çekilmesi gerekebilir. Bu nedenle rutin klinik kontrollerinin aksatılmaması, diş lezyonu ile karşılaşılması durumunda ise tedavinin takip edilmesi önemlidir.
Diş Lezyonu Antibiyotikle Geçer mi?
Antibiyotik kullanımı kısa vadede ağrıları ve problemi çözüyor gibi görünse de tek başına tedavi sürecini gerçekleştiremez. Diş lezyonu, farklı evrelere sahip olan ve klinik tedavi gerektiren bir problemdir. Dolayısıyla sürecin bir uzman tarafından gerekli testler aracılığıyla yönetilmesi gerekir.
Antibiyotiğe ihtiyaç duyulması durumunda, hekimin kararıyla, tedavi süreci desteklenebilir. Bununla beraber uzman görüşü haricinde antibiyotik kullanılmamalıdır. Antibiyotikler, düzenli ve belirli dozaj aralıklarında kullanılmadığı takdirde bakterilerin direnç kazanmasına yol açar. Enfeksiyonların güçlenmesinin ve tedavisinin zorlaşmasının nedeni olan bu durum, süreci daha da riskli bir hale getirir.
Sonuç
Diş lezyonu; çürük oluşumları ve iltihaplanmaların diş kökleri aracılığıyla, kanal ve damak yapısına zarar vermesidir. Çeşitli ağrı ve hassasiyet problemlerini beraberinde getiren bu süreç, yüksek ateş gibi rahatsız edici durumları da kapsayabilir. Dolayısıyla belirtilere bağlı olarak uzman bir kliniğe başvurulması ve rutin kontrolerin takip edilmesi oldukça önemlidir.
Tedavi ve rutin kontrol süreçlerinde tercih edilen kliniğin steril ortamlarda çalışmalarını gerçekleştirmesi gerekir. Bununla beraber alanında uzman hekimler ve son teknoloji araçlar yardımıyla operasyonları sürdürmesi önemlidir. Aksi takdirde tekrara düşen ve ek sağlık problemlerine neden olan durumlarla karşılaşabilirsiniz.
Diş lezyonu tedavi sürecinde gönül rahatlığıyla tercih edebileceğiniz klinikler arasında yer alan Megadentist, sektörde 10 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. Uluslararası düzeyde, son teknoloji araç ve ekipmanlarıyla hizmet veren klinikleri bulunur. Bununla beraber her hastaya özgü yol haritası çıkaran uzman hekimlere sahip Megadentist, sizlere kişiselleştirilmiş bir hizmet sunar. Böylece ağız ve diş sağlığınızı korurken can sıkıcı problemlerden korunmanız da mümkün hale gelir.